VARAMAYAN: KARA TRENİN KARA BAHTLI YOLCULARI
Türkçe edebiyatın genç
kuşak yazarlarından Ahmet Büke öykü deyince ilk akla gelen isimlerden. Öykülerinde
oluşturduğu dilin en çarpıcı yanı kanımca günlük kullanılan dilin evveliyatını
inkâr etmeden çağdaş öykü formuna ulaştırması. Kısa öykülerinde-ki sıklıkla
mikro öykü-hedefi ıskalamamasının ana sebebi sonuç odaklı yazmasından ziyade
lezzetli dilinden taviz vermemesinden kaynaklı.
Yazarın yeni öykü kitabı Varamayan yine Can yayınları etiketiyle
yayımlandı. Kitabın ilk öyküsü Varamayan
Ahmet’i saymazsak bütün öyküler kısa. Kitap on iki öyküden oluyor. Öyküler
arası bir bütünlük mevcut, günlük hayatımızda karşımıza çıkan tuhaflıkları
yazar sezgileri ve gözlemleriyle, buradan da öykü çıkar mı canım diyenlere inat
öykü paltosunu üzerinden hiç çıkarmadığını abartısız, sakin ve belki de muzipçe
gösteriyor.
Kitaba adını veren Varamayan Ahmet, kara trenin kara bahtlı yolcularına bakmış yazar.
Yolculuk boyunca büyüyen, kendi başının çaresine bakmayı öğrenen ‘eksik akıllı’ Borlu’lu Ahmet’in öyküsüyle tren hattı
boyunca elinden geleni esirgemeyen kıraç yüzlü yardımsever insanların hayatı
kolaylaştırmaya çalışan azimleri ve Soma’da bitecek olan Ege Ekspresininin
Borulu Ahmet için nasıl ring seferine döndüğünü,

Ejderhanın
Endişesi’yle, yeni doğan çocuğuyla birlikte işini kaybeden
babanın yer yer siteme varan umutlu bekleyişini,
Nefes’le,
bir dal sigaradan çıkan dumanın kömür ocaklarının çetin çalışma koşullarına
nasıl evrildiğini, öleceğini bile bile ocağa inenlerin, inmek isteyenlerin
çaresizliğini, sigaradan alınan her bir nefesin ömürden çalındığını, ilerleyen
yaşlarda o nefese nasıl muhtaç kalındığını,
Yurtsuz
Duyan’da, göç yollarında, lastik botlarda, tuzlu sularda
telef olan insanların, hiçbir şeyden haberleri olmayan bebelerin kara
yazgılarını, sonu mutlu biten masalların peşine takılanları,
Hayat
Tuhaf’ta, karşılıksız değilse bile platonik aşkını
haykırma cesaretini gösteremeyen bir adamın narçiçeğinin sarhoş eden, büyüleyen
kokusuyla hayatı planlarken hayatın sürprizleri karşısında kendinden geçişini kuvvetli bir dille işliyor
İnsan
İlişkileri ve Buzdolabı’nda, çok güldüm. Oldukça eğlenceli
ve komik bir öykü. Sadece komik değil Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filmindeki
gibi hangi arada güleceğinizi hangi arada ağlayıp üzüldüğünüzü,
kederlendiğinizi anlayamıyorsunuz; iki duygu atbaşı ilerliyor. Bir öğrenci
evinin soğukla imtihanını,
Eksi
Yerçekimi’nde, göreviyle kalbi arasında tercih yapmak zorunda
kalan Güvenlik Bakanlığı personeli Tuhaf Bey’in açmazını,
Yine
Acıktık’la, ağlayanın malı gülene fayda etmez demeye
getiriyor.
Sevdiğimiz
İnsanlar Sevdiğimiz Kediler’le, kedilerimize ya çok
sevdiğimiz ya da nefret ettiğimiz insanların isimlerini layık görüyoruzu
anlatmış.
Ahmet Büke söz tasarrufunu seven bir yazar.
Öyküye dâhil edeceklerinden ziyade çıkaracaklarının muhasebesini iyi yapan
tutumlu bir yazar. Tıpkı Ateşe Ne Diyelim öyküsünde, ‘Göl dedikleri ziyankâr
kimseye görünmeden buharlaşıverdi.’ dediği gibi fazla sözcükler buharlaşıp
havaya karışıyor. Yazar diğer kitaplarında denediğini bu kitapta da deniyor;
birkaç öyküde ana başlıktan gayri alt başlıklar ( bölüm başlıkları ) koyarak
ilerliyor.
https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2019/10/24/ahmet-buke-kara-trenin-kara-bahtli-yolculari/
Yorumlar
Yorum Gönder