BİR ŞİFA KAYNAĞI OLARAK SU
Ufkun
öte yanı kitabını elime aldığımda bir polisiye romanı olabileceğine hiç
ihtimal vermemiştim. İlerledikçe, düşünemediğim ihtimallerden birinin çıkmış
olması beni mutlu etmişti, zira bir aşk romanı çıkmıştı. Aşk romanı polisiye
olmasına engel miydi bilakis çok da güçlü bir sebep bile olmuştu.
Nerede olduğunu hatırlamadığım Murathan
Mungan söyleşisinde, okuyucunun sadece katilin kimin olduğunu öğrenmek için
polisiye okuduğunu sanmıyorum, minvalinde bir şeyler söylemişti. Ufkun öte yanı
romanını polisiye yapacak öğelerin hepsi var; aşk var, hırs var, merak var,
ölüm var, cinayet var, katil var, polis var, zanlı ve zanlılar var ve en
önemlisi okuyucuyu doyuran edebiyat var; benzetmeler, simgeler, çağrışımlar, metaforlar…
Sık sık yukarıyı, en yukarıyı, yükseği ve göğü işaret etmesi bunlardan biriyken
bir diğeri de suya rengini, romana ismini veren mavidir.

Roman, tanrı anlatıcı ve birinci tekil
ağızdan paralel ilerliyor. Yirmi birinci yüzyıl ya da modern edebiyatta roman
tekniğinin her şeyi bilen, ukala ve güçlü anlatıcı tarzına imtina ile
yaklaşmasının etkisini son dönemlerde birçok romanla birlikte bu romanda da
görmek mümkün. Karma anlatıcı ile kotarılan, kurgulanan romanlar için Semih
Gümüş, Orhan Pamuk’un Kafamda bir tuhaflık
romanına dair yazarken, metin içinde anlatıcının değişmesi oldukça normal
şeklinde bir şeyler yazmıştı. Bu romanda da yer yer Aren, bazen Refika bazen de
her şeyi bilen anlatıcı anlatır. Yazar, edebiyatı Refika karakteri üzerinden
yeniden tartışmaya açıyor. İyi öykü nasıl olmalıdır; gerçeklikten beslenen
öyküler mi daha iyidir yoksa okuyucuda bitmemiş hissi uyandıran öyküler mi? Çok
okunan, “tutulan” yılların yazarı Refika’nın elbet bu konudaki fikri, sahicilik
ve bunu sağlayacak olan da inanmak ve yaşamış olmak. Bir de tembih niteliğinde
nasihati oluyor; “Yazar dediğin toplumun çok
iyi bir gözlemcisi olacak, devamlı çantasında öyküler biriktirecek. Kalem beni
nereye götürürse yazarım demek yanlış bir biçimdir. Ne yazdığını ve neden
yazdığını bileceksin oğlum.” (s. 69)

Diğer bir gariplik de,
“Neden burada olduğumun
hesabını sana verecek değilim herhalde, bak delikanlı, buraya ne için geldin,
kimin adamısın bilmiyorum ama benden sana hayır gelmez, var İstanbul’da ara sen
hikâyeni.” ( sf. 213) Aren burada nereden geldiğini söylemediği halde
İstanbul’dan geldiğini nereden biliyor, bilmiyorsa yazar okuyucuyu bilerek mi
yönlendiriyor? Ki bu yönlendirme ve şaşırtmayı daha önceden de Elif üzerinden
yapmıştı.
Kadının yüceltildiği, suyun bir şifa,
arındırma ve yeniden doğma, koruyucu simgesine dönüştürüldüğü, anne karnındaki
cenini koruyan sıvıya methiyeler yazılarak sonsuz maviliklerden tekrar başa
dönüldüğü, doğaya bir saygı duruşundaki Ufkun
öte yanı romanı temiz dizilmiş, kurgulanmış ve oldukça uzun bir emeğin
romanı.
https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2018/11/12/bir-sifa-kaynagi-olarak-su/
Yorumlar
Yorum Gönder