Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CABBAR ABİM ÖLÜLERDEN ÇOK KORKARDI

Resim
Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların... Ahmed Arif     Karikatür karakterlerindeki gibi bir ismi vardı. Bir gün geldi bizde kalmaya başladı. Önceleri normal bir misafir gibi görsem de gün geçtikçe saklayamadığı tedirginliği ve ürkekliğinden işkillenip anneme sormaya karar verdim. Anne, Cabbar Abi’nin kendi evi var, neden bizde kalıyor?    O zamanlar on sekiz, on dokuzumda falandım yanlış hatırlamıyorsam, Cabbar Abiyle aramızda da on yıl gibi bir yaş farkı vardı. Hiçbir zaman bunu bana hissettirmedi Allah için. Annemin akrabası olan Cabbar Abinin annemden başka kimsesi yoktu. Annem Cabbar’ın bu durumunu hiçbir zaman unutmadı, hep annesi gibi davrandı. Benden esirgediği şefkati ona gösterdikçe Cabbar Abimin evimizde işgal ettiği yer, hacmini de ismini de kat be kat geçti, büyüdü çok yer kaplamaya başlad...

İKİ AYRI KİTAP

Resim
Murat Şahin’in Esnaf lokantası adlı öykü kitabını okurken ilk izlenimim birazdan düze çıkarım herhalde oldu. Kitabın ilk yarısını oluşturan öyküler konuları itibari ile insanın canını sıkan, küçük ısırıklar büyük sarsıntılar yaşatacak türden, birazcık da “karamsar” diyebileceğimiz damardan akıp giden öykülerden oluşuyor. Kitabın ilk yarısı dedim ama öyle ayrıştırılmış, bölünmüş, kategorize edilmiş falan değil elbette.    Kitap Sanrı adlı öyküyle açılıyor; kahramanın iç konuşmalarıyla ilerleyen öykünün sonunda-ki onu da doktor hemşire konuşmalarından öğreniyoruz- ağır işkenceden çıkmış birinin sayıklamaları, Hangi zamanda geçtiği belli olmasa da bu ülkede geçtiğini anladığımız karanlık bir dönemine şahit olmuş, sürgüne gitmiş bir babanın kızına yazdığı mektupla başlıyor hoş geldin baba öyküsü, kızının sabırsızlığı, heyecanı ve özlemi öykünün finalini gizler nitelikte, Kitaba adını veren esnaf lokantası ise Yusuf Atılgan’ın bir anısından esinlenilerek oluşturulmuş...

UTANMA

Resim
- Bitirmedin ya yemeğini? - Bu kadar yeterli. - Nasıl bu kadar, az alsaydın o zaman. - Söyledim Elif Hanım'a az koy diye ama ısrar etti. - Doydun mu şimdi yani? - Yoo. - Ee? - Doyunca utanıyorum!

DOĞA TARİHİ- MODERN İNSANIN ÇIKMAZI

Resim
MODERN İNSANIN ÇIKMAZI    Doğayla girdiğimiz savaşı kazanırsak kaybederiz.    Modern insanın yalnızlığı sadece gün geçtikçe teknolojiye olan bağımlılığından dolayı insanı dışlamasıyla değil aynı zamanda doğaya karşı giriştiği amansız (ve belki biraz da amaçsız ) mücadele sonucu farkında olmadan yarattığı yalnızlığının da etkisi var. Bahsettiğimiz yalnızlık tabi ki tercihli yalnızlık değil, daha çok zorunlu yalnızlıktır. Modern ve çağdaş insanın pirim yapabilmesi için geçmişini unutması kopması veya uzaklaşmasından geçtiğinin altını çizmenin en güzel kanıtı sanıyorum biraz da yaşadığımız metropollerde saklı. Mısır’a giden birinin El-Fişavi kahvehanesine uğramadan, bir kahve ya da nargile içmeden Mısır’ı gezdim, dolaştım demeyeceğinin sebebi muhtemelen bir kahvehanenin en azından iki yüz yıldır orada misafirlerini aynı heyecan ve sıcaklıkla kapılarını açık tutmasıyla alakalıdır. Bu topraklarda modernliğin ölçütü neredeyse dikilen (görgüsüzce) gökdelenlerle ö...

İŞGALDEN ÇOK EKMEK YENİR!

Resim
    2001 yılı Enemy at the Gates (Kapıdaki Düşman) gösterime girdiği yıl oldukça ses getirmiş yıldız kadrosu bol bir filmdi. Jude Law, Rachel Weisz ,  Ed Harris ,  Joseph Fiennes gibi oyuncular vardı. 2. Dünya savaşı sırasında Rusya’nın Stalingrad şehrine dayanan Nazi ordusu ile Rus ordusu arasındaki çarpışmayı konu edinse de özelde anlatılan iki keskin nişancı arasındaki rekabet, kumpas, düellodur.      2009 Hollywood yapımı The Hurt Locker’ın   (Ölümcül Tuzak ) filmi 82. Oscar ödüllerinde En iyi yönetmen ödülünü alırken diğer bir özelliği de Oscar tarihinde daha önce birkaç defa iyi yönetmen kategorilerinde kadın yönetmenlerin filmleri aday olmasına rağmen Oscarlı ilk kadın yönetmen unvanını   Kathryn Bigelow ’un almasıdır. Kaderin cilvesi mi desek yoksa ticareti sinemalaştıran Hollywod’un cilvesi mi bilinmez, aynı yıl K.Bigelow’un eski kocası J.Cameron’da birkaç Oscar alır. Bunların konumuzla pek alakası olmasa da asıl...