Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR DOĞUM LEKESİ; KADIN

Resim
  Herkes onu editör ve eleştirileriyle biliyorken o elinde şiir kitabıyla çıktı geldi. İyi ki de şiir yazmış dedi tanıdığım birçok şair. Hatta kitap üzerine kısa bir tanıtım ve söyleşide de olumsuz bir tek fikir beyan eden olmadı. Okumam sonucundaki kanaatim detayıyla aşağıda olacak ama özetin özeti fikrim: Şirvan Erciyes’in Post Mortem’ini beğendim. Gülten Akın’nın “ kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi ” dizesine hayat veren bir bakış açısıyla yola çıkılmış sanki. Şair bu dizeyi rehber edinmiş kendisine, can suyu kabul etmiş. Sesi içerden yankılanıyor şairin, evlerin içinden, evi kutsallaştıran, putlaştıranların kulağının dibinde sesleniyor.      Annemin rahmine sözcükler üflemiş     karadan kara gecede şeytan    doğmuşum sonra     saçlarım o gecenin rengi, dilim çatal ( sf:9 ) Daha ilk şiirinde bir ‘cadılık’ peşinde, şiirin tamamında toplumun kadına biçtiği rolü bir doğum lekesi gibi taşımanın ağırlığıyla...

ZEHİRLEYEN SESSİZLİK

Resim
  Hıdır Murat Doğan’ın Daniska adlı öykü kitabı Klaros Yayınlarından çıktı. Daniska, yazarın altıncı öykü kitabı. Kitap ortak temalar etrafında toplanmış 28 kısa öyküden oluşuyor.  Kitaba kısaca göz attıktan sonra yazarın üslubuna, edebi diline ve meramına bakacağım.  Birkaç öyküden yola çıkarak nihai fikrimi lafı bükmeden ve uzatmadan dilim döndüğünce söylemeye çalışacağım. Kahir zamanlar ya da Big Bang; yalnızlığı iç kanama gibi yaşayan birinin şehir gürültüsü içinde görülme/fark edilme arzusunu, Silinmiş Sahneler; yetişemediği, geç kaldığı hayatı ucundan, kıyısından yakalamaya çabalayan birinin figüranlığa razı oluşunun dramatik sonuçlarını, Suç ve Rıza; haylaz, ele avuca sığmayan Rıza’nın eline geçirdiği her fırsatı oyuna çevirmesini, Başımızdaki Taş; dörde bölünmüş acı, dört ayrı keder/kader… Sırf yeri belli olsun diye isimsiz toprağa dikilen taş, Devlet Mahmuru; yalnızlığı ve sessizliği en büyük erdem sanan Cemal’in hayata ürkekçe bakışını, Gögüs Kafesimdeki Mantar ...

ÖTEKİLERİN SESİ

Resim
  Süreyya Deniz ’in Metinlerarası Yayınlarından çıkan “ Hâl Bu Ki ” öykü kitabını okuyana kadar böyle bir öykü yazarının farkında değildim. Oysa daha önceden birçok mecrada yazıları, öyküleri yayınlanmış biri. Hâl Bu Ki’deki öyküleri okuduktan sonra bunun bir ilk kitap olduğuna inanamadım; oldukça titizlikle üzerine çalışılmış bir eser. Fazlalıklardan arındırmış öyküleri; eklenecek bir şey kalmadığında mı tamamlanır öykü yoksa atılacak bir şey kalmadığında mı? Her iki kapının da rafine bir esere çıkacağının farkında yazar. Bu bilinçle, bu hassasiyetle oluşturmuş eserlerini. Ötekiyle kurulan bağ Hâl Bu Ki’yi okuduktan sonra hâlbuki böyle de olabilirmiş ya da hâlbuki böyle insanlar da varmış düşüncesi oluşuyor. Zira yazarın en güçlü yanı sanıyorum ötekiyi görmesi. Ötekiyi iyi görmesi, ötekiyle kurduğu güçlü bağ; bunu okuyucunun gözüne sokmak yerine kendi doğal akışı içinde habitatına uygun bir vurguyla aktarması, vermesi ve dildeki pürüzleri gidererek aracı olması. Dilin her şeyin üs...

GÜNEŞTE KURUYAN İNSANLAR

Resim
  Prömiyerini 81. Venedik Film Festivalinin Orizzonti bölümünde yapan Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, Adana Altın Koza Film Festivali’nde de En İyi Film ödülünü almış. Bununla da bitmiyor 98. Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslar arası Film kategorisine Türkiye’den aday olan filmin Yönetmeni ve başrol oyuncusu Murat Fıratoğlu aynı zamanda avukat. Film, çoğunluğu erkeklerden oluşan bir halay grubunun görüntüsüyle açılıyor. Kürtler için halay çekmeye her şey sebep olabilir önyargısından ilk etapta neden halay çekildiğini anlamayız. Ne zaman ki “Ki zava ki zava?” nidaları duyulur işte o zaman bir düğünden mütevellit olduğunu anlarız. Fakat işin ilginç yanı Kürt düğünü olduğunu anlamamıza yardımcı olacak pek argüman yoktur kıyafetlerin dışındaki onu da biz  (seyirci) yakıştırırız. Yoksa Aydın’ın Söke ilçesinde ya da İzmir’in Karabağlar’ındaki her hangi bir düğünde de “ki zava ki zava” nidaları duyabiliriz. Statik bir kamera Eyüp (Murat Fıratoğolu) domates kurutma işlerinde çalışan ...