Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KÖTÜ BİR KOPYA OLARAK LİLİTH

Resim
  Ezel Akay, benim için ‘Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü’dür (2005), bu kadar nefis bir filmi unutmak mümkün değil. Bundan dört yıl sonra Akay’ın o renkli dünyasını ve nevi şahsına münhasır perspektifini 7 Kocalı Hürmüz’le yeniden perdeye yansıtarak hatırlattığında, biz seyirciler için artık beklenti yüksekti. Renklerini doğadan alıyordu, insanın çeşitliliğinden, tabiatından alıyordu. Anakronik karakterlerden, müziğin renklerinden güç alıyordu. Akay’ın kamerası güçleniyordu. 9 Kere Leyla, ilk insan Lilith’in hikayesi etrafında dönüyor. Feminist Lilith, ilk başkaldıran kadın. Erke, güce, erkeğe, tanrıya boyun eğmeyen insan. Erkekle eşit olduğunu düşünen, haykıran harika ötesi mitolojik karakter. Adem ile Leyla evlilik terapistiyle görüşürken Adem’in terapistine aşık olması ve Leyla’dan kurtulmak için çeşitli tuzaklar kurmasıyla ilerliyor film. İsmiyle müsemma anladığınız gibi bunu farklı zaman ve yerlerde 9 kere deniyor. Adem oldukça naif bir kişilik olduğundan yine...

ESKİYLE YENİNİN ÇATIŞMASI

Resim
       Enola Holmes filmi polisiyeye merak saranlar için ilk etapta tanıdık gelebilir. Zira Holmes bildiğiniz üzere neredeyse en çok, en sık kullanılan beynelmilel bir isim ya da soy isim. Hele bu entrikalı, gizemli, dedektifli filmlerde açık ara öndedir diyebiliriz. Kitapları Türkçeye de çevrilen Nancy Springer’ın Enola Holmes serisinin ilkinden sinemaya uyarlanmış.      Filmin başrol oyuncusunun yaşına binaen filmin açılışına ergenlerin ( teen age) hoşlanacağı, meraklanacağı bir üslup, hareket, enerji hâkim olması filmin seyircisini kategorize etmiyor. Enola Holmes bir sabah uyandığında annesinin kaybolduğunu anlar. Bunun bir kayboluş olmadığını aslında terk ediş olduğuna inanır ve asıl merak ettiği de budur; neden? Annesi gitmeden, evden uzun süre önce ayrılan büyük oğlu Mycroft’u Enola’nın vasisi olarak tayin eder.   Kaybolan bir anneyi bulmaktan çok Enola’yı yatılı bir hanımefendi okuluna kayıt etmek için gelen Sherlock ve Mycro...

BİR PAPAZ BİR HAHAM BİR İMAM BİR GÜN

Resim
     Polisiye Kraliçesi Agatha Christie’nin Doğu Ekspresinde Cinayet romanının filme uyarlanacağı haberleri polisiye severleri oldukça heyecanlandırmış ve büyük beklentiler yaratmıştı. Oyuncu seçkisiyle bu beklenti çıtası daha da yükseldi, zira önce kadroda Mrs Hubbart için Angelina Jolie’nin ismi geçse de sonra kadrodan ayrılması kadroyu zayıflatmadı. Yılların oyuncularından Akademi Ödüllü Michelle Pfeiffer ve Judi Dench’in kadroya dâhil edilmeleri filmin yaratacağı enerjiyi yükseltti. İşin sükseli çıkış yapması için Johnny Depp, Willem Defeo, Penélope Cruz ve Kenneth Branagh gibi isimlerinde olması yeterliydi. Yetmedi!     Büyük bir heves ve merakla beklenen polisiye ve suç türündeki film eleştirmenlerden tam not almayı başaramasa da gişede bir koyup sekiz almayı başardı. Filmin kısa özetine gelirsek; Kudüs’teki bir hırsızlığı açığa çıkardıktan sonra İstanbul’a gelen meşhur dedektif Hercule Poirot Orient Ekspres treniyle Avrupa’ya gidecektir. İlk önce...

TAŞ

Resim
Sisyphos’tan bu yana ne çok taş sırtladık, olmadı bağrımıza taş bastık. Düştük yollara, sesimiz taşlaştı. Vardığımız yerde taşlandık, yolumuzu kaybettik, geldiğimiz yollar utandı. Pencerelerini kapattı gördüğümüz yüzler, karanlık çoğaldı. Sesimiz karanlık bir vadide yankılandı üstüne alınan olmadı, dilimiz paslandı. Bir yanımız bu tarafında kaldı sınırın, sınırı geçen gölgemiz utandı. Göç!     Köyümüzde Petros Amca vardı, sessizliği bilgelindeydi. Az konuşurdu, şiir gibi konuşur, zamanı kıymetlendirirdi. Civardaki köyler dâhil bizim köydeki taş evlerin çoğunu Petros Amca yapmıştı zamanında. Çırağının sabrı gölgesi gibi kısaydı, dayımdı. Dayımın elindeki çekicin sesi diğer köylerden duyulmadı. Petros Amca duvara başlamadan taşlarla konuşurdu, dinlerdi. Taşın soğukluğunu içindeki acıya yorar elleriyle okşardı. Adeta acıyı üzerine alır acısını hafifletirdi. Taş yumuşardı. Taşı yontarken, fazlalığı acısıymış, derdi. Taşın kalbi!     Babamla çocukluk arkad...