Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SOLMASIN GÜLÜŞÜN

Resim
Yüzde seksenlik çoğunluğa hükmeden, yöneten, savurganca ve şımarıkça ( şımarık çok hafif kaldı) davranan yüzde yirmilik azınlığın mal varlıklarını, bütçesini, sermayesini gördükçe, duydukça yeryüzü nimetlerinin hiç kimseyi aç bırakmayacak kadar bereketli ve yeterlilikte olduğunu düşünüyorum. Elbette ki bereketli toprakları işleyip o yüzde yirmilik azınlığın palazlanmasını sağlayan bizcileyin emekçiler, çiftçiler ve işçilerdir. Bir ülkenin bütçesini katlayacak sermayeye sahip şahısların zenginliklerinin bu teknoloji çağında bereketli topraklarla alakası yok diyenin elimdeki terlikten de haberi yoktur sanırım.     Herkese yetecek kadar aş, ekmek, gıda, toprak, hava ve su varken ihtiyacı olacağı kadar çalışmanın, ihtiyacı kadar tüketmenin diğer bir aşaması da çalışmama hakkıdır. Yıllarca “çalışmak kutsaldır” yalanıyla insanları kandıranlar modern sonrası kapitalist dönemde insanları elindeki işle tehdit ediyorlar. Yaşam standardının yükseltilmesinin tek yolunun daha ...

BABAMIN NASİHATI

Resim
Bundan on yıl önceydi, akşam eve geldiğimde kapıda babamla karşılaşmış o saatte dışarı çıkma isteğine şaşırmıştım. Düğüne gider gibi giyinmiş kuşanmış, traş olmuştu. Bu saatte nereye gittiğini sorduğumda, “apartman toplantısı var, yöneticiyi seçeceğiz oğlum, sen geç dinlen”, demişti. “Ama baba ben veya hanım gitseydi, sen burada yaşamıyorsun ki, daha geleli bir ay oldu.” “Olsun oğlum, siz işten geldiniz yorgunsunuz”, diyerek indi merdivenlerden, inerken de, “gözünüz arkada kalmasın, oyumu Kazım’a vereceğim, iyi insandır” dedi. Engel olmak için geç kalmıştım, iki kat aşağı inmişti bile. Sabahında babamın dediği iki numarada oturan, nereden emekli olduğunu bilmediğim Kazım Bey yönetici seçilmişti. Sonraki ay aidatlar 100 liradan 150 liraya çıkmıştı birden. Dördüncü ayın sonunda apartman temizliği haftada birden ayda ikiye düştü. Bahçedeki çimlerin, ağaçların bakımı yapılmadığı gibi neredeyse kuruyacaklardı. Uzatmayayım, kışa girdiğimizde kaloriferler yanmayınca Kazım ...

HUYSUZ

Resim
Efendim iyi günler, milenyum araştırma şirketinden arıyorum, zamanınız varsa birkaç dakikanızı alacam. Size de iyi günler, sağ olun, nereden dediniz? Milenyum araştırma şirketi efendim. Kusura bakmayın, inanın ki hiç zamanım yok. Efendim çok kısa sürecek, beş dakika. Beş dakika çok uzun bir süre. Tamam, efendim, kısaltmaya çalışacağım. Zamandan mı çalacaksınız yoksa sorulardan mı? Efendim? Diyorum ki beş dakika içinde içtiğiniz çay soğuyabilir, Efendim, anlayamadım. Beş dakika sürer dediniz anketiniz, ne hakkında olduğunu bile bilmiyorum ama beş dakikada nelerin olabileceğini biliyorum. Haklısınız efendim. Anket konumuz… Ne hakkında olacağının önemi yok, benden almayı düşündüğünüz beş dakikanın nasıl geçtiği sonraki iki saatimi etkileyecektir. Ama efendim başlasaydık… Arkadaşlarıma, dostlarıma ayırmam gereken zamandan kısarsam dostluğumuz elbet sarsılmaz ama bu konuda onlara karşı hiç ketum davranmadım. Tamam, anladım efendim, sanıyorum sizin zamanınız…...

MELEK

Resim
  beş   hiç kusura bakma en fazla   beş kez öperim seni üst dudağın nazlı olabilir parmak uçların tek başına kadın olabilir kirpiklerin kırılabilir dört denize düşen güneş gibi olabilir gülüşün hiç kusura bakma gözlerin aramıza girmese yanağına çoktan bir şiir asmıştım ince beyaz boynun olabilir zevk bile alabilirdim meme uçlarınla itmeseydin beni üç üç yaşımdaydım babamı bir melek kucakladığında sonradan öğrendim bütün tanrıların ölümü sevdiğini kutsal kitapların çelikten olduğunu iki ikimiz iki kentin tek hanesindeydik nüfus sayımlarında oysa kesmeseydi bıçak az önce elmayı kemirir dururduk içinde saklandığımız şehri bir bir uzun çıtadır gölgesinde oturduğumuz yaşlı, yorgun ışık geçirmez bir duvarın bu yakasıdır hayatımız.

MİTOLOJİK YANILSAMALAR

Resim
                                                            Hayri K.Yetik’e… kara melekler uçuşunca ortalıkta tanrılar yan gelip yatarmış der bir med efsanesi  kaça patlar ey ölü sevici   melek bu sharaddha ’lar atlara gem vuran Zerdüşt senin de baban değil mi tanrı   söndüremiyor musunuz şu ölüm dansının ortasında yanan ateşi ördüğümüz tığ-bentler munzur'un boyunu aştı kırmamış mıydı Mozart kalemini lacremoso ’yu besteleyince   kardeşmiş bir inanışa göre   hegesias ’la   kral dehaq   fıratın öbür yanı  kardeş topraklar kardeş toprakları sular el ele tutuşursa bütün nehirler boğulmaz mı zulmün kr...