Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

R.M.N: IRKÇILIK VE NEFRET ÖLDÜRÜR

Resim
  Irkçılık için her zaman bir bahane vardır. Bazen bir travma, bazen bir sendrom ve ekseriyetle başkasına/türe olan tahammülsüzlüğü besleyen kültürel tembelliğin doğurduğu faşist bir bakış. Farklı hallerde tezahürünün altında toplumsal önyargılar olmasının yanında korku faktörünü de unutmamak lazım. Ülkesine göç etmek zorunda kalan herhangi bir yabancının -ırkı hiç önemli değil- yarın kapısına dayanacağını düşünür, işini elinden alacağını düşünür. Mesleği niteliğinin hiçbir önemi yoktur. Sınıfında hızlı/ ağır öğrenen bir öğrencinin kendini zora düşüreceğini düşünür. Kendi gibi düşünmeyen, sorgulayan, araştıran bireylerin bin bir hileyle oturduğu koltuğu/mevkiyi/makamı sallayacaklarını düşünür. Eril penceresinde kadın, lubunya, gey, lezbiyen ve feminist fark etmez, ötekidir. Ötekiye tahsis edilense, az oksijen, düşük iş gücü, az maaş/ücret ve mümkünse göz önünde olmaması; kendinden uzak olması; erk alanına girmemesi/müdahale etmemesi. Önyargı iki tarafa da zarar verir ...

KIRIK AYNA: KAZI

Resim
  Kırık Ayna, İdris Baluken’in Üç Kırık Dal ve Oko’dan sonraki romanı. Ben, yazarın edebiyatıyla yeni tanışanlardanım. İlk göze çarpan duygu sabır. Yazar, eserini sabırla, acele etmeden dinlendirerek, demlenmesi bekleyerek oluşturduğu çok açık. Bir ağırlık, dinginlik hâkim metne. Bunu dış dünyadan kopuk/uzak olduğu cezaevi koşullarına mı borçlu yoksa edebiyatı/roman türünü iyi özümsemiş olmasından mı bilemiyorum. Öyle anlaşılıyor ki biri diğerini doğurmuş. Ortaya ustalık derecesinde bir eser çıkmış. Kırık Ayna için bir yolculuk romanı dersek eksik söylemiş olmayız, zira tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir sözünün iki kısmının içeriğini de dolduran bir hikaye. Amatör sinemacı ve edebiyat meraklısı İnan bir telefon üzerine Mardin’e gitmek zorunda kalır. Hem yolculuğu esnasında -ki kendine yolculuğu hiç bitmiyor- hem de gittiği şehirdeki yabancı olması sebebiyle gelişen hikayesiyle yeni bir hayatın kap...

BEN FERİDE BU BENİM SESİM: SIĞINAK

Resim
  M. Ender Öndeş’in Dipnot Yayınları'ndan çıkan 'Ben Feride Bu Benim Sesim' romanını okurken birçok şey düşünmek mümkün. Evvela medyanın battığı bataklıktan nasıl tükendiğini, gün geçtikçe bittiğini düşünebilirsiniz. İftiralarla, açık hedef göstererek aslı astarı olmayan haberleri nasıl servis ettiğini de. Medyanın kime hizmet ettiğini gösterirken yazar, diğer taraftan güçlünün, iktidara yakın olanın, erki elinde tutanın hiçbir şekilde gazete sahibi olmaması gerektiğini de işaretliyor. Bunu alenen söylemese de manşetlerden, haberlerden kime yaslandığından, haberin kime hizmet edeceğinden çıkarmak pekala çok kolay. Hatta yazarın, romanın sonlarına sakladığı 'ev ödevi' bölümünü emir telaki edip üzerinde çalışılabilir. Medyanın taraflılığı üzerine iyi bir ev ödevi çalışması yapılabilir. ÖRGÜTLÜ MAHALLE, ÖRGÜTLÜ TOPLUM Romanın düşündürdüğü, dile getirdiği bununla sınırlı değil. Mahalle kültürünü göklere çıkarırken, kapı önlerinde çekirdek çitleyen, perdel...