DİNLEMEKTEN KORKMA!

Bazı kitaplar kendini saklar. Okuyucu onu saklar. Eleştirmenler saklamasa da görmek istemez. Yazarı ne kadar onu yazarak açığa çıkarmak istemişse de saklı olduğundan haberi olmaz. Bırîndar bu türden bir kitap. Görülmek istenmez, görülmezden gelinir. Vardır böyle kitaplar. Ne yazık ki böyle yazarlar da vardır. Önündeki duvarlar yükseltildikçe yükseltilir. Kimdir bu yüksek duvarları örenler derseniz sensin, benim, egemen ideolojidir, resmi tarih yazıcılarıdır, kültür piyasasına yön verenlerdir, kendine şakşakçı diye cemaat oluşturanlardır. Bırîndar gibi Deniz Faruk Zeren’in Zerya adlı kitabı da yukarıda kısaca özetlediğim gruba girenlerdendi. Değiştikçe yaran iyileşir Abdullah Ataşçı’nın edebiyatıyla Bırîndar vesilesiyle tanıştım. Oldukça akıcı, net ve olabildiğince dil işçiliğine özen gösterilen, üzerinde çalışılan, kafa yorulan bir metin olduğu belli. Cesur bir dili var, edebiyatın yol açtığının farkında. Cesur olmak zorunda olduğunun farkında. Edebiyatın gürül gürül akmadan, ses...