BABAMIN NASİHATI
Bundan on yıl önceydi, akşam eve geldiğimde kapıda babamla karşılaşmış o saatte dışarı çıkma isteğine şaşırmıştım. Düğüne gider gibi giyinmiş kuşanmış, traş olmuştu. Bu saatte nereye gittiğini sorduğumda, “apartman toplantısı var, yöneticiyi seçeceğiz oğlum, sen geç dinlen”, demişti. “Ama baba ben veya hanım gitseydi, sen burada yaşamıyorsun ki, daha geleli bir ay oldu.” “Olsun oğlum, siz işten geldiniz yorgunsunuz”, diyerek indi merdivenlerden, inerken de, “gözünüz arkada kalmasın, oyumu Kazım’a vereceğim, iyi insandır” dedi. Engel olmak için geç kalmıştım, iki kat aşağı inmişti bile. Sabahında babamın dediği iki numarada oturan, nereden emekli olduğunu bilmediğim Kazım Bey yönetici seçilmişti. Sonraki ay aidatlar 100 liradan 150 liraya çıkmıştı birden. Dördüncü ayın sonunda apartman temizliği haftada birden ayda ikiye düştü. Bahçedeki çimlerin, ağaçların bakımı yapılmadığı gibi neredeyse kuruyacaklardı. Uzatmayayım, kışa girdiğimizde kaloriferler yanmayınca Kazım ...